Gazeteci Fatih Altaylı, kendi ismini taşıyan internet sitesinde “Bein bile gidebilir” başlıklı yazısında çarpıcı tabirler kullandı.
Altaylı’nın yazısının tamamı şöyle:
Katar Ulusal Bankası’nın Türkiye’deki yönetim kurulu lideri hakkında soruşturma açılmasının Türkiye’ye gelmesi arzulanan yabancı sermaye için nasıl bir örnek teşkil edeceğini yazdım dün.
Bir yandan Mehmet Şimşek ve hatta Cumhurbaşkanı Körfez’i uzunluktan boya dolaşıp, dün sövdüklerini bugün överek yatırım isterken, başka yandan yatırım yapanın yöneticisine sıradan bir tenkitten ötürü soruşturma açıyorsun.
Gülerler adama.
Bu ortada İstanbul
Onu bilmiyorum lakin Katar’ın Türkiye’deki yatırım iştahının artık olmadığını biliyorum.
Hatırlayacaksınız, Galata Port’a 2 milyar dolara yakın yatırım yapan Ferit Şahenk, Katar Emiri’ne Galata Port’u şahsen gezdirmiş ve pazarlamaya çalışmıştı.
O günlerin dedikodusu Galata Port’un Katar Varlık Fonu’na satılacağı yolunda idi.
Aradan 2 yıl geçti.
Ne gelen var ne giden.
Konu bir daha gündeme bile gelmedi.
Doğuş Kümesi, Galata Port’u bankalara devretmek zorunda kaldı.
Biliyorsunuz, Karamehmet Grubu’nun iktidar tarafından el konulan mallarından BMC’ye evvel Altay Tankı’nın ihalesi verilmiş akabinde BMC’nin yüzde 49,9’u Katar Ordusu’na devredilmişti. Sonra da Sakarya’da TSK’ya ilişkin Tank Palet Fabrikası da BMC’ye verilmişti.
BMC’nin yarısının Katarlılara satışının üzerinden 11 yıl, ihalenin BMC’ye verilmesinin üzerinden 7 yıl, tank palet fabrikasının BMC’ye verilmesinin üzerinden 6 yıl geçti.
Ortada ne seri üretimine geçilmiş bir tank var, ne de Katarlılar.
Ve daha da değişik gelişmeler Digitürk’te olabilir.
Biliyorsunuz, yeniden Mehmet Emin Karamehmet’e aitken el konulan ve “meçhul” bir fiyata “gerçekten” Katarlı bir medya kümesi olan Bein’e satılan Digitürk, Türk futbolunun naklen yayını için öbür 550 milyon dolar verirken, son ihalede bu fiyat gerçek manada 150 milyon dolarlar düzeyine kadar gerilemişti.
Güvenilir kaynaklardan gelen bilgilere nazaran, Bein 1 yıl sonra mukavelesi sona erince bir daha Türkiye’de futbol ihalesine girmeyeceği üzere, ziyanına da olsa Digitürk’ü de elden çıkarmayı planlıyormuş.
Yani “en yakınımız” ya da “yakınınız” Katar bile artık size inanmıyor, güvenmiyor, gelmiyor, vermiyor!
Tüm bunlar olur ve işler betere yanlışsız giderken uyarmak kabahatse hatalıyız.
Ama yarın öbür gün ülkeyi bir felakete daha sürükleyip, sonra da “Hata yaptık, Allah bizi affetsin” demektense bugün hatalı olmayı yeğliyoruz.
Herkese de tavsiye ederim.
Tarih önünde hatalı olmaktansa, bugün hatalı gösterilmeyi tercih edin.